TJK'NIN SESİ HAZİRAN 2022

olacağı kura çekimi sonrasında Özdemir Atman Ankara’ya, ben de Erzurum’a düştüm. Bu arada, okuldaki komutanımın bana “Şarkın Paris’ine gidiyorsun” diyerek takılmasını da hiç unutamam. İkimiz de askerlik birliklerimize giderek vatani görevlerimize başladık. Ben terhis olduktan sonra ilk iş olarak Erzurum’dan çıkıp Ankara’ya, Özdemir Bey’in yanına geldim. O da terhis olmuştu, birkaç gün orada kaldıktan sonra da İstanbul’a döndüm. Çok geçmeden Özdemir Atman beni telefonla aradı ve bana, “Abduş Ağabey (Abdurrahman Atçı) senin yanına gelecek, beraberce hipodromda işleri yoluna koyar ve yarışların yeniden başlamasını sağlarsınız” dedi. Abdurrahman Atçı ile buluşarak Veliefendi’nin son durumuna bakmaya gittik. Yangından sonra ilk defa hipodroma gidiyordum. Hipodroma gittiğimizde İngilizler’den kalma beton tribünün ahşap oturma ızgaraları da dahil tüm ahşap kısımların yandığını gördük, sadece bir kulübe duruyordu orası da muhasebe bölümü idi. Yapılacak öyle çok iş vardı ki görüntü hiç de iç açıcı değildi. Onarım için ne kadar bütçemiz olduğunu Abdurrahman’a sordum. Bana sadece 2500 Lira bütçemizin olduğunu söyleyince kendisine, “Bu parayla ancak hipodromun giriş kapısını yaptırabiliriz...” dedim. Neyse, biz elbirliği ile işlere koyulmaya başladık. Tribünün beton kısımları is dolayısıyla simsiyah olmuştu ve badana yapılması gerekiyordu. Bakırköy’de kireççi Hamdi Bey vardı, ondan sönmemiş kireç, Ekmel Bey’den kereste, oduncu Asım Bey’den de bariyerleri tamir etmek üzere düzgünlerinden seçtiğimiz uzunca odunlar aldık. Tabii elimizdeki paramız çok kısıtlı olduğu için kendilerine sadece bir miktar ödeme yapabildik. Kalan borcumuzu da her şeyi yoluna koyduktan sonra yarışlar başladığı zaman ödeyebileceğimizi söyleyerek malzemeleri edindik. Odunları sabitledik, üzerlerini kireçle boyadık ve böylece ilk bariyerleri yapmış olduk. Hipodrom marangozu Tevfik Usta benim için tahtadan bir masa yaptı. Bu masanın üzerini 2.5 metre mavi - beyaz renkli kumaşla kapladık. Yanına da en ucuzlarından bir sinema sandalyesi koyarak makam odamı tamamladık. Masada bir tane de manyetolu telefon vardı, o vakit telefon ile direkt istediğiniz yeri de arayamıyordunuz. Bakırköy Halk Evi’nin yanında bir telefon idaresi vardı, oradan hattı size bağlarlardı. İşleri yavaş yavaş rayına oturtmaya başlıyorduk. Mesela traktörümüz, tırmığımız yoktu, onları da Fikret Yüzatlı Bey’den ödünç almıştık. Muhasebeci Muhtar Bey ile oyun biletlerini tekrar bastırdık, muhasebe hesapları yapılan cetvellerimiz vardı, hesap makineleri de mekanik, kollu, çevirmeli “Facit”lerdi. Ne yaptık ettik ve elbirliği ile Temmuz 1950’de, yani yangından 1 yıl sonra yarışları tekrar başlatabildik. Yaklaşık 3 ay kadar süren yarışlarda hesaplar yapıldıktan sonra kar bile ettiğimizi gördük. Bu durum hepimiz için çok sevindirici olmuştu. İlk yarış gününün ardından Kireçci Hamdi VELİEFENDİ YANGININDAN BİR KARE... BU FOTOĞRAF, REŞAT KÖSTEM’IN KALEME ALDIĞI ‘BIR ATÇININ PORTRESI ÖZDEMIR ATMAN’ ADLI KITABINDAN ALINMIŞTIR... MEHMET BİLBAŞAR / FERİDUN ORUNTAK / TUNCEL AYDIN 50 TJK’NIN SESİ HAZİRAN 2022

RkJQdWJsaXNoZXIy ODAzNjM=