2023-Temmuz

46 TJK’NIN SESİ TEMMUZ 2023 Eyvah, artık Gazi’de ciddi bir rakibimiz var “Birbirlerinden başarılı, bu başarılarıyla Gazi Koşusu’na kayıt yaptırmaya hak kazanan tüm rakiplerimizi ayrı ayrı tebrik etmek istiyorum. Elbette ilkbahar - yaz yarış sezonu başladıktan sonra tüm diğer tayları yakinen takip etme şansım oldu. Anadolu Koparan’a geçildiğim yarışta, ikinci olmama rağmen Gazi Koşusu’nda çok başarılı bir yarış çıkartacağımızı anlamıştım. Ben başlarda Urfa Aslanı’nın hiçbir ciddi rakibi olduğunu düşünmüyordum çünkü onu henüz hiçbir yarışa ciddi olarak hazırlamamıştık. Ta ki sonraki yarışımızda Gazi Koşusu’nda ikinci olan Qualizto’ya geçilene kadar. O ana kadar Qualizto’dan böyle bir performans beklemiyordum ve ikinci kalınca yarış sonrası ekibimize de ‘Eyvah, artık Gazi’de ciddi bir rakibimiz var’ demiştim. Fakat tayımızın performansını erkenden en üst noktaya çıkartmak istemediğimiz için sabırla Gazi Koşusu hedefimiz doğrultusundaki yol haritamızı izlemeye devam ettik.” 100 kere koşsak, 99’unu biz kazanırdık “Gazi Koşusu’nu kazanınca, kazanan jokeyin geçmiş Gazi Koşusu performansları da yeniden gündeme geliyor. 2003 yılında Gazi Koşusu’nu kazanmaya çok yaklaşmış, Keremkoç adlı safkan ile katıldığım bu yarıştan ikinci olarak ayrılmıştım. Eğer o yarışı kazanabilseydim, bugün oğlum Selim Kaya’nın ‘Gazi Kupası Kazanan En Genç At Sahibi’ olduğu gibi ben de bir ilke imza atıp ‘Gazi Koşusu Kazanan En Genç Jokey’ olacaktım. 2003 yılında henüz 18 yaşında olmama rağmen bu koşuyu tekrar tekrar izlediğimde yine hatasız bir yarış çıkardığımı düşünüyorum. O yarışta bana verilen taktik doğrultusunda hareket ettim ve elimden gelen her şeyi yaptım. Bir imkanımız olsa ve bu yarışı 100 defa daha koşabilsek muhtemelen 99’unu da biz kazanırdık. O kalan bir defada da Sufi adlı safkan kazanırdı. İşte o gün bu %1’lik ihtimal gerçekleşti diye düşünüyorum. Fakat o da bir tecrübeydi ve bugün sizinle ‘Gazi Koşusu’nu Kazanan Jokey’ olarak bu röportajı yapmamız, tüm bu tecrübelerim sayesinde nasip oldu.” Yeltay hiç ‘bekleme yarışı’ yapamadı “Kaya Ekürisi olarak atlarımız henüz sahaya getirilmeden önce çiftlikte özel bir eğitime tabi tutulurlar. Böylece sahaya alışma süreçleri çok daha kolay olur. Bu eğitim sürecini belirlerken örnek aldığım birçok isim oldu. Bu isimlere birkaç örnek vermek gerekirse yetiştiricilik konusunda Osman Aksoy ağabeyi, Özdemir Atman’ı ve hem yarışçılık hem de insan ilişkileri konusunda ağabeyim Selim Kaya’yı örnek aldım. Daha sonra bu kişilerin davranışları ile kendi tecrübelerimi birleştirerek bazı kurallar ortaya koyduk. Bu kurallara bir örnek vermemiz gerekirse bizim sahaya gelen hiçbir atımızda kapalı gözlük kullanılmaz. Ekürimizin sahip olduğu Yeltay adlı bir atımız vardı. Onu şimdiki bilgi birikimime ben eğitmiş olsaydım çok daha başarılı olabilirdi. Ne yazık ki kapalı gözlük kullanılmasına alışmıştı ve bu alışkanlığı sebebiyle başka türlü koşamıyordu. Bu nedenle Yeltay hiçbir zaman ‘bekleme yarışı’ yapamadı. Ekürimizin bir başka uygulaması da bir tayımız start provasına gidecekse, bir yarışa gidilirken nasıl hazırlık yapılıyorsa tam olarak o şekilde hazırlık yapılıyor. Bu uygulama ile tayımız ilk yarışını start provasında koşmuş oluyor. Tay bir yarış eğerini, küçük kolanı ve yarışta kullanılan tüm diğer aksesuarları start provasında görmüş oluyor ve gerçek yarış günü bir yabancılık çekmiyor. Bu nedenle bizim atlarımız starta sorunsuz girerler, ele tabidirler, asla şahlanmazlar. Bu uygulamanın bir örnek olmasını ve yaygınlaşmasını diliyoruz.” Önceden bir şey ifade etmiyordu, şimdi onları anlayabiliyorum “Gazi Koşusu’nu kazandıktan sonra hissettiğiniz duyguları kelimelerle tarif edebilmeniz mümkün değil. Gazi Koşusu kazananların bizlere anlattıkları kadar varmış diyebilirim. Bu zafer öncesinde, Gazi Koşusu’nu kazananlar o andaki duyguları başkalarına aktarmaya çalıştıklarında benim için tam olarak bir şey ifade etmiyordu ama şimdi onları gayet iyi anlıyorum. Bu yarışı kazanmak nasip olmamış her at sahibinin, her jokeyin, her antrenörün, her seyisin kısacası bir atın bütün ilgililerinin hayatlarında en azından bir kez kazanmasını diliyorum. “Ben 1985 doğumluyum ve 2003 yılında evlendim. 2004 yılında oğlum Selim dünyaya geldi. Daha sonra Allah bana Selma, Semanur, Serra adlarını verdiğimiz üç kız evlat daha nasip etti. Kızlarım da atları ve atçılığı çok seviyorlar ama Selim’den sonra atlara en çok ilgi duyan evladım Serra oldu. Bu konuda küçük yaşlarından itibaren benimle yarışlara gelmesinin etkisi olduğunu düşünüyorum. Tüm evlatlarımı çok seviyorum. Rabbim herkesin evlatlarını bağışlasın. Annem rahmetli Ömer ağabeyimin jokeylik mesleğini icra ederken vefat etmesi dolayısıyla, eşim de hem bu sebeple hem de aileme yeteri kadar vakit ayıramadığım için zaman zaman sitemde bulunsalar da her koşulda destek oldukları için onlara çok teşekkür etmek istiyorum. Fakat bu bir meslek ve her mesleğin zorlukları var. Bugün bir inşaat işçisi yaptığı proje sona erene kadar; bazen aylarca evine gidemiyor. Ya da bir pilot yurt dışı uçuşuna gittiğinde eve iki gün sonra dönebiliyor. Günümüzde bir işçi bile sabah 7’de evden çıkıp akşam 7’de evine dönüyor. Ben bu konuda eğer bir hipodromda ertesi gün yarış yoksa mutlaka o akşam eve dönmeyi prensip haline getirdim. Her ne kadar yorgun veya mutsuz olursam olayım kızlarımı gördüğüm zaman tüm olumsuzlukları unutuyorum.”

RkJQdWJsaXNoZXIy ODAzNjM=