KASIM_2023

Atamızın tüm atları sevdiği son derece aşikarken içlerinden bir tanesi yine de farklı bir yere sahipti. 13 Eylül 1683 tarihinde Osmanlı Devleti’nin başarısızlıkla sonuçlanan II. Viyana Kuşatması ile başlayan Türklerin geri çekilme dönemi yine bir 13 Eylül günü 1921 yılında gerçekleşen Sakarya Meydan Muharebesi’nde Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk Ordusu’nun Yunanlılara karşı elde ettiği zafer ile son bulmuştu. Türk tarihi açısından birçok anlamda büyük önem arz eden bu savaşta Ulu Önder’e ağırlıklı olarak eşlik eden atın ismi de Sakarya’ydı. Mustafa Kemal Paşa tarafından bizzat yetiştirilip savaş şartlarına uygun bir biçimde eğitilen bu cesur canlı, tarihimizin dönüm noktası sayılabilecek sayısız olaya tanıklık etmiştir. Atamız ile oldukça yakın bir ilişkisi bulunan Sakarya, savaş meydanlarında ordumuza başarıyla hizmet etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, yoldaşının bu üstün başarısına istinaden, kazanılan önemli zafere atıfta bulunarak ona “Sakarya” ismini vermiştir. Atatürk için büyük önem arz eden bir diğer atın ismi ise Çankaya’dır. O yıllarda filizlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni başkenti Ankara’da yer alan Çankaya, savaş sonrası dönemde başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere birçok önemli devlet adamının ikamet ettiği bir yer haline gelmişti. Çankaya İlçesi’ni evi olarak benimseyen Ulu Önder, çok sevdiği atına da bu bölgenin ismini layık görmüştür. Atamızın en sevdiği atlarına uygun bulduğu Sakarya ve Çankaya isimleri, kalbinde atı zafer ve yuva ile doğrudan ilişkilendirmesinin somut kanıtları olarak görülmüştür. Makineleşmenin insan yaşamı üzerindeki etkisi henüz ağırlığını hissettirmeden önceki dönemde at aynı zamanda oldukça yüksek bir pahaya sahipti. Devlet adamları diplomatik ziyaretleri sırasında birbirlerine kendi bölgelerinin en kıymetli atlarını hediye edip ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlarlardı. Mustafa Kemal Atatürk bunu daha da ileriye taşıyarak o dönemki eşi olan Latife Uşakizade’ye çok sevdiği atlarından bir tanesini hediye olarak vermiştir. At o dönem nezdinde bir insana hediye edilebilecek en kıymetli varlıktı. Türk Ulusu’nun Önderi, Türk atçılığının gelişmesi için de yoğun çaba sarf etmiştir. Atamız, dönemin tüm modern ülkelerinde ilgi gören at yarışlarının büyük bir vizyon devrimine gitmiş olan genç Türkiye Cumhuriyeti’nde de yaygınlaşması gerektiğine inanıyordu. Bu doğrultuda, 1932 yılında, o yıllarda başkentte atıl bir arazi olan alana hipodrom yapılması emrini veren Atatürk böylelikle Ankara’ya atçılık tohumunu ekmiş oldu. Gazi, 1936 yılında yapımı tamamlanan ve Ankara Yenişehir Hipodromu adı verilen yapıya ilk kez Sonbahar Yarışları münasebetiyle gelmiştir. Atamızın atlara olan sevgisini, ulusumuza ve atçılığa olan büyük katkılarını onurlandırmak adına 10 Haziran 1927 tarihinde ilk kez Gazi Koşusu düzenlenmiştir. Bu koşuyu Hacı Bekirzade Ali Muhittin Bey’in sahibi olduğu Neriman isimli kısrak kazanmıştı. Türk ve Dünya spor tarihinin en uzun soluklu spor organizasyonlarından bir tanesi olan Gazi Koşusu, 1927 yılından günümüze kadar gelen süreçte kesintisiz olarak koşulmuştur. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız süreç ve Atamızı kaybedişimizin 85. yılı münasebetiyle kaleme aldığımız yazımızda, Atatürk’ün atlara olan tutkusundan bahsettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhu şad olsun. 65 Türkiye Jokey Kulübü • • ARAŞTIRMA •

RkJQdWJsaXNoZXIy ODAzNjM=